• Main /
  • Kışkırtıcı Yolculuk

Kışkırtıcı Yolculuk

Yeni Aktüel, 12.07.2008

Hayatın sürprizlerine olabildiğince açık olmanın canlı bir örneği Nedim Hazar. Türkiye’de doğdu, Avustralya’da büyüdü, büyümeye Türkiye’de devam etti. Derken 20 yaşındayken, 12 Eylül arifesinde bir gençlik kampına katılmak üzere gittiği Almanya’dan tam yedi yıl dönemedi ülkesine. İşte kendi deyimiyle “görüntülü makale değil, belgesel üreten” Nedim Hazar’ın akordeonla “grev kışkırtıcılığı”ndan dünya müzik listelerine uzanan öyküsü…

Göç, bu toprakların bir gerçeği. On yıllar boyunca milyonlarcamız yer değiştirdik, değiştirmeye de devam ediyoruz. Otobüs, taksi, kamyon… tren, hatta at arabası… vapur düdükleri, klakson sesleri, sık sık da sirenler… Kesintisiz, 24 saat; “Hareket halinde Türkiye” belgeseli, göç olgusunu yine böyle “hareket halinde” taşıyor ekrana. Bizim sayfamıza taşıyacak olduğumuzsa, belgeselin yönetmeni Nedim Hazar’ın çocukluğundan bu yana ülkelerarası hareket halindeki yaşamı… Sadece ülkelerarası değil aynı zamanda mesleklerarası bir hareketliliğe de sahip bu yaşam; kâh Türkiye, kâh Avustralya, kâh “grev kışkırtıcısı” (hem de akordeonla!), kâh müzisyen, kâh Almanya, kâh oyuncu, kâh Hollanda, kâh radyocu, kâh eleştirmen, “kah…kah..a” da var… neyse… Çıkalım yola… Dünyaya gözlerini açtığı yer Türkiye. Ol hikâye 1960 yılında, Ankara’da başlar… Adını; ilk anlamı “arkadaş, yakın dost”, ikinci anlamı “yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse” olan “Nedim” koyarlar. Soyadı (henüz) Bora’dır. Bora… Arkasından yağmur getiren sert rüzgâr.

İlk yolculuk

Ankara’da başlayan yolculuğun birinci durağı kilometrelerce uzaklar olur: Avustralya. Çalışmak üzere Avustralya’ya giden ilk gurbetçilerden olan ailesi ile birlikte çıkar yola. Ortaokulu bitirene kadar Sydney’de yaşayan ve henüz Nedim Bora adını taşıyan Nedim Hazar, 15 yaşındayken annesinin Türkçe’yi ve Türk kültürünü öğrenmesini istemesi üzerine 1975 yılında Türkiye’ye geri dönüş yapar. Kadıköy Maarif Koleji’ne başlar başlamasına ama kendisini 80 öncesi Türkiye’sinin siyasi arenasında bulur. Halkın Kurtuluşu’nun gençlik örgütünde kültür faaliyetleri yürütmeye başlayan Nedim Bora, burada örgütün orkestrasında akordeon ve gitar çalmaktadır artık. Ayrıca örgütün tercüme işlerini de üstlenmiştir. Yıl 1978’dir… Gençlik kesimi kadar işçi kesimi de hareketlidir. Fabrikaların içinden çok, kapısının önünde grev çadırlarındadır kalabalıklar. Nedim Bora, adının ikinci anlamını, “yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren” olmayı değil, ilk anlamını seçerek, gençlik kollarının orkestrası ile birlikte grevdekilere “nedim” olmayı tercih edip onlara destek vermek amacıyla orkestrada akordeon çalınca kendisinin henüz haberdar olmadığı ikinci uzun yolculuğunun bileti de kesilmiş olur. Olay şöyle gelişir; kolluk kuvvetleri Bora’nın akordeon çalarak grev kışkırtıcılığı yaptığına karar verir ve gözaltına alırlar. Sonra salıverilir, ama…

“Şimdi İstanbul’da olmak vardı”

Olacaklardan habersiz 1980 yılında bir gençlik kampına katılmak amacıyla Almanya’ya giden Nedim Bora, kampın bitmesine rağmen Türkiye’ye dönmez. Çünkü 12 Eylül darbesi gerçekleşmiştir. “Grev kışkırtıcılığı” iddiasıyla hakkında açılan davadan dolayı 1987 yılına kadar istese de dönemez Türkiye’ye. “Bora”, 12 Eylül’ün sert rüzgârında, TC kimliğinde kalır. Yıllar sonra Türkiye’ye giriş yaptığında taşıdığı Alman pasaportundaki soyadı, yakın bir arkadaşının kızının adından esinlenerek aldığı “Hazar”dır. Hazar… Yani, barış…

Almanya’daki ilk yıllarını sorduğumuzda, kendisini Şanar Yurdatapan, Melike Demirağ ve Cem Karaca’nın kalfası olarak değerlendiriyor. Hatta bir dönem Şanar Yurdatapan’ın yanında sekreterlik de yapmış. Hiç hesapta yokken yaşamak zorunda kaldığı ülkeye daha kolay alışmak ve oranın sosyal-kültürel hayatına daha çabuk adapte olmak için elinden geldiğince Almanya’da bulunan Türk toplumundan uzak kalmaya çalıştığını da ekliyor sözlerine. Bu çabasının aldığı eğitimi başarıyla tamamlamasına da katkısı olmuş; senaryo eğitimini yönetmenlik eğitimi izlemiş…

Mesleklerarası yolculuk

Ankara, Sydney, İstanbul ve Köln trafiği Hazar’a pek çok yetenek kazandırmış olacak ki mesleki anlamda da oldukça hareketli bir sürece girmiş bu zaman zarfında. 1983 yılında Köln’de Ruhrfestspiele Recklinghausen şehir tiyatrosunda kadrolu çalışan Nedim Hazar 1986’ya kadar tiyatro oyunculuğu yapmış. Sinema ve televizyon filmlerinde de rol almış. Bir radyo kanalında haftalık radyo şovu yapmasının yanı sıra Türkler için çıkan bir gazetede gazetecilik de yapmış. 26 yaşından itibaren hayatına uzunca bir süre esas yön verense müzik olmuş. Hem de dünya listelerine girmecesine… 1986 yılında arkadaşları ile birlikte Yarınistan adlı ethno-rock tarzı müzik yapan bir grup kurar. Kısa sürede kendi dinleyici kitlesini edinen grup, Almanya ve Kanada’da listelere girmeyi başarır ve ilk 10’da yer alır. Yarınistan grubunun dört albümü yayınlanır: “Vielleicht” (1986), “One Day Soon” (1988), “Sieh Mich An” (1990), “Yarınistan“ (1991). Ayrıca Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, İskandinav ülkeleri ve Rusya’da 250 kadar konser veren, Avrupa ülkelerinde pek çok canlı yayına katılan Yarınistan grubu “All You Wanted To Know About Islam…” (1991) ve “This Meal Does Not Contain Any Pork” (1993) adlı iki müzikale de imza atar. Dünyanın farklı bölgelerinde konserler veren, yedi yıla dört albüm, iki müzikal sığdıran grup 1993’te müzik hayatına son verir.

Yedi yıllık başarılı rock döneminin sona ermesinin nedenlerini anlatırken “Almanya’da duvar yıkıldıktan sonra ırkçılık ciddi şekilde arttı” diyor Hazar, “Bizim yaptığımız müzik dünya görüşümüzün yansıması şeklindeydi; duygularımızı, hayallerimizi yansıtıyorduk müziğimize. Ancak gördük ki, gerçeklerle, yaşadığımız dünyayla bizim yaptığımız müziğin bir alakası yok. Biz kendi kendimize gelin-güvey oluyoruz. Bunun üstüne grup olarak güzel bir noktadayken bu işin sonunu getirmeye karar verdik”.

Her ne kadar sahne hayatına nokta koysa da, müzikten kopamaz. Müzik yapımcılığı ve organizatörlüğü yapar. Örneğin Yaşar Kurt’un ilk albümü olan “Sokak Şarkıları”nın müzikal direktörlüğünü üstlenir, Yeni Türkü’nün Almanya turnelerini organize eder. Bunların yanı sıra Almanya’da “Blues Mediterran” ve “WDR Weltmusik Festival” gibi müzik şenliklerinin organizatörlüğünü yapar. 1993-2003 arası Alman WDR radyosunda sunuculuk ve yapımcılık yapan Hazar aynı zamanda “Alman Müzik Eleştirmenleri” ve “World Music Charts Europe”da jüri üyeliği de yapar. Dünyanın en prestijli müzik otoritelerinden biri kabul edilen “World Music Charts Europe”da Almanya’yı temsilen yer alır. Farklı ülkelerden 40 kişinin yer aldığı jüri yeni çıkan albümlere puan vererek en iyileri belirler. Nedim Hazar, bu dönem içerisinde Avrupa’da insanların ilgisini Cesaria Evora ve Buena Vista Social Club üzerine yöneltebildikleri düşüncesinde. En iyi müzikleri belirlediği iddia edilen “World Music Charts Europe” un bir jüri üyesini bulmuşken “iyi müzik” olarak ifade edilen şeyi tanımlamasını istiyoruz hemen tabii: “İyi müzik, duyguları ifade edebilen müziktir” diyor. “ Bu duygu öfke, sevgi, nefret, aşk, vs. olabilir. Müzisyen hissettiklerini rap tarzı ile de, rock yoluyla da, pop veya klasik müzik ile de ifade edebilir. Eğer kendi duygularını kendisince ifade edebiliyorsa o müzik iyi müziktir”.

Müziğin insanların hayata bakış açılarını doğrudan etkilediğini söyleyen Hazar, bu görüşünü şu anısıyla destekliyor: “1972-1973 yıllarında Avustralya’da ortaokuldayken bize derslerde Simon Garfunkel, Beatles, Bob Dylan, Cat Stevens öğretirlerdi. Mesela Simon Garfunkel’den bahsedilirken ister istemez 68 hareketlerinden de bahsetmek gerekirdi veya Bob Dylan’dan söz açılınca müziğin yanında şiir de konumuz olurdu. Bu yolla hayata bakış açımız genişledi. 12-13 yaşlarında çocuklar olarak o müziklerin, sözlerin yaratılmasına neden olan sosyal gerçeklerle tanışmış olduk. Bu da bize çok şey kazandırdı”. Hazar, Türkiye’de de ilköğretim öğrencilerine Bülent Ortaçgil, Cem Karaca, Moğollar, Ajda Pekkan, Sezen Aksu’nun öğretilmesi gerektiği düşüncesinde. Bu isimlerin Türkiye’nin popüler kültürünün mihenk taşları olduğunu, bu müzikler ve müzisyenler yoluyla çocukların bakış açılarının genişleyebileceğini düşünüyor.

Ve belgesel…

Son yıllarda mesleki ağırlığını müzikten belgesele kaydıran Hazar, her ne kadar müzik üretmese de müzikle belgeseli harmanlıyor çalışmalarında. “Bir Sılaya Dönüş Öyküsü / Burhan Öçal & Trakya All Stars” (2003), “Kuştepe Blues” (2004), “Mercan Dede ile Bir Yolculuk” (2004), “Özcan Deniz ‘Makyajsız’ / Bir Gelişimin Öyküsü” (2006), “Hayatımızın Fon Müziği” (2006-2007), “Arabesk - Her Acının Tiryakisi” (2007) gibi müzik temalı belgeseller üretmesinin yanı sıra kendi yapmış olduğu müzikleri de belgesellerinde kullanıyor. İşte “Hareket Halinde Türkiye”nin hareket halindeki yönetmeni… “


İletişim

Nedim Hazar Film ve Mzik Yapımı

Gnll Caddesi 27/5
Burgazada - Adalar
34975 İstanbul

+90 (0) 216 - 381 15 30

Mehbeerenstr. 11
86899 Landsberg am Lech
Almanya

+49 (0) 8191 - 5549

Nedim HazarNedim Hazar