• Main /
• Özcan Deniz Makyajsız

Özcan Deniz Makyajsız

2004 yılında “Mercan Dede ile Bir Yolculuk” çekimleri sırasında kendisiyle ilk karşılaştığımda, uzun yıllar yurtdışında yaşamış ve çalışmış biri olarak, Özcan Deniz’in geçmişte yaptıklarından bihaberdim. “Asmalı Konak” dizisi ve dizinin yarattığı etkiden haberim yoktu. Bana verilen bilgi, daha önce arabesk söyleyen sanatçının şimdi yeni müzikal arayışlar içinde olduğu şeklindeydi.

Nereden gelip, nereye gidiyor olmasının ilginç olduğunu düşünerek hayatının belgeselini çekmek fikri o zamanlar oluştuysa da, daha sonra “o” belgeselin, kurgu film olarak Ezel Akay tarafından “Neredesin Firuze” ile çoktan çekilmiş olduğunu öğrendim, hüsrana uğradım ve projeyi aklımın ucundaki raflardan birine kaldırdım.

Ama Özcan Deniz daha sonraki çalışmalarımda da karşıma çıkacaktı. Örneğin, İngiliz bir ekip olan, Grammy Ödüllü, “1 Giant Leap” dünya müziği projesinin Türkiye ayağını organize ederken, elime verilen listede Özcan’ın adı da vardı. Bu çalışmalarda, kaprissiz, sorumluluk sahibi, işine konsantre olmuş, yeniliğe açık, çalışkan bir sanatçıyla karşılaşınca kafamdaki belgesel projesini bir kez daha canlandırdım. Çünkü bu özellikleri benim için önem taşıyordu.

Özcan’ı özellikle 2005 yılının başından itibaren “yakın takibe” aldım. Televizyon dizisi, sinema filmi, konserler, reklam çekimleri derken çalışmamız birbuçuk sene gibi uzun bir zaman dilimine yayıldı ve “Özcan Deniz “Makyajsız” – Bir Gelişimin Öyküsü” ortaya çıktı.

Bu sadece Özcan Deniz’in aktüel bir portresi değildir. İki bölümlük bir belgeselin sınırları içinde aynı zamanda Türkiye’nin popüler kültürüne eleştirel bir pencere sunma çabası içinde olan bir çalışmadır. Ülkenin müzik piyasası, televizyon dizisi mekanizması, magazin basın çarkı irdelenmektedir. Ezel Akay, Çağan Irmak, Meral Okay, Andaç Haznedaroğulları gibi film ve dizi camiasından insanların; Naim Dilmener, Nezih Ünen, Şafak Karaman gibi müzik dünyasının saygın şahısların görüşleri filmimize egemendir.

Filmin kurgusu biraz da Özcan Deniz hayranı olan iki insanın etrafında gelişmektedir. Biri, Almanya’nın en başta gelen tekstil dağıtım şirketlerinden birisinin Türkiye temsilcisi olan Aslı Saraçoğlu; diğeri, özellikle kışın ulaşılması oldukça güç olan, Kars / Kağızman’ın ücra bir köyünde yaşayan Hilal Ulusoy’dur. İkisinin de söylediği aynıdır: Bu adam yakışıklı, bu adam “bizden”. Filmimiz bu “bizden”liği de deşmeye çalışmaktadır.

Ve örneğin filmde Özan Deniz’in kökten bir müzikal geçmişinin olduğunu keşfetmekteyiz. Amcasının doğunun en önemli “dengbejlerinden” (ozanlarından) olduğunu öğrenmekteyiz.

Filmin çalışma başlığı “Özcan Deniz Unplugged” idi. Unplugged, yani saf, katıksız, araya ses sistemi, diğer sahne araçları konmaksızın Özcan Deniz. Unplugged kelimesinin Türkçede tam karşılığını bulamadığımızdan tırnak içinde makyajsız kelimesine karar verdik.