• Main /
  • Bogazicine Sigindik Basin

Bogazicine Sigindik Basin

MUTLU TONBEKİCİ’NİN SABAH GAZETESİ’NDE YAYINLANAN YAZISI


 Film sayfasına git

Onlar hayatlarının bir bölümünü zorunlu olarak Türkiye’de geçirmiş iki Alman. Cornelius Bischoff Hamburg’da doğmuş. Babası, 1920’li yıllarda inşaat işçisi ve sendikacı olarak İstanbul’a gelir. Yahudi bir kızla evlenip Almanya’ya döner. 1938’de tekrar gelir. Bir yıl sonra da Cornelius, annesi ve kızkardeşi gelir. 1944’te ailece Çorum’a sürülürler. 18 ay sonra 1946 yılında Almanya’ya geri dönerler. Cornelius hukuk eğitiminden sonra sık sık İstanbul’a gelir. Türk sanatçılarla dostluk geliştirir. Almanya’ya giden Türk sanatçılar Cornelius’ta kalır. Almanya’da Türk işçilerinin hakları için mücadele verir. Darbeler sırasında zor durumda kalan Türk arkadaşlarına yardım eder. Cornelius Yaşar Kemal’in arkadaşı olur.

Adelheid Scholz ise Kessler ailesinin kızı olarak Orient Express ile geliyor İstanbul’a. Babası Liberal Parti üyesi. Hitler’e karşı bir manifesto yayınlar ve tutuklanır. Lepzig Üniversitesi’ndeki kürsüsünden uzaklaştırılır. Bunun üzerine Türkiye’ye gelir.

Adelheid’ın annesi içine kapanır. Avusturya Lisesi’nde okuyan ağabeyi Nazi karşıtı olduğu için okuldan atılır, ablası ise tam tersi Nazilere katılır ve Alman Kızları Birliği başkanı olur. 13 yaşındaki Adelheid ise Boğaz sırtlarındaki Nazi Gençlik Kamplarına katılır. Nazi karışıtı baba vatandaşlıktan çıkarılır. . Adelheid, 1939 yılında annesi ve ablasıyla birlikte, Nazilerin yardımıyla babalarından ve İstanbul’dan kaçarlar. 1943 yılında annesi ölünce, İstanbul’a babasının yanına gelir. Amerikan Hastanesinde hemşirelik eğitimi görür. 1948’de babası İstanbul’da kalır, o Almanya’ya geri döner.

Birinin hayatı zorluklara rağmen son derece keyifli geçmiştir; birininki ise acılar ve ayrılıklar içinde. Yönetmen Nedim Hazar, yaptığı belgeselde bu iki karakteri karşılaştırıyor.

Almanlar’ın Türkiye macerası

1933 sonbaharından itibaren sayısız Alman ve Yahudi profesör, bilimadamı, sanatçı ve aileleri İstanbul ve Ankara’ya göç etti. 800’den fazla Alman mülteci savaş yıllarını Türkiye’de geçirdi.

Gelen mülteciler Türkiye’de çağdaş bir eğitim sisteminin kurulmasına, tıp, hukuk, mimari ve sanat alanlarında önemli katkıları oluyordu. Öte yandan diplomatların dışında, rejime sadık birçok Alman, iş nedeniyle Türkiye’de bulunuyordu. 1939’da İstanbul’a Nazi parti bölge sorumlusu dahi atanmıştı. Mülteci üniversite hocaları hemen işe başlarken, çocukları Alman ve Avusturya okullarına yazılıyor ve Alman diplomat ve iş adamlarının çocuklarıyla aynı sıraları paylaşıyorlardı. 1936’da Alman Lisesi’nin Nazileştirilmesine kadar sürdü bu durum.

İstanbul’da yaşayan yahudiler ve Nazi karşıtları vatandaşlıktan atıldı, vatansızlar Türk resmi dairelerinde güçlüklerle karşılaştı. Savaşın başlamasıyla reform karşıtları mülteci profesörlere karşı propaganda başlattılar. Gıda maddeleri de karneye bağlanınca, Alman göçmenler arasında çaresizlikten intihar edenler, Müslümanlığı kabul edenler oldu. 1944 yılında Türkiye Almanya’ya savaş ilan etti. Ülkedeki Yahudiler dahil bütün Almanlar düşman statüsüne girdi. Ya Almanya’ya döneceklerdi ya da sürgüne. Profesörler hariç Türkiye’deki bütün Almanlar, Nazi veya Nazi karşıtı, trenlere bindirildi ve Çorum’a gönderildi. Şehri terketmeleri ve çalışmaları yasaktı. Köylüler karneyle dağıtılan yiyeceklerini gelen Almanlar’la paylaştı. 1946’da çoğu Almanya’ya geri döndü.

Ekip de sürgün kurbanı

Yönetmen Nedim Hazar’ın hayatı da sürgünden farklı geçmiş sayılmaz. Ankara doğumlu Hazar, ailesiyle Avustralya’ya gider. Lise için Türkiye’ye gönderilir. Oyuncu olmak ister aktif devimci olur. Almanya’da bulunduğu sürede 12 Eylül darbesi yapılır, yurda dönemez. Orada kalır. Oyunculuğa orada devam eder, Ruhr’da ilk kadrolu Türk oyuncu olur. “Yarınistan” isimli müzik grubunu kurar, sahnelere çıkar, ödüller alır. Almanya’da senaryo eğitimi alır. Sonra Amsterdam’a gider ve yönetmenlik eğitimi alır. “Göç ve sürgün çok etkiliyor beni. Ben de göç ettim, sürgün edildim. İçinde bunların olmadığı herhangi bir proje ilgimi çekmiyor” diyor. Esas arzusu sinema filmi çekmek ama şimdilik belgesel yapıyor. Birinci uzun metrajlı film projesinin konusu ise Almanya’da İslamlaşan ve faşistleşen Türk gençleri.

Yönetmen ve kameraman Pavel Schnabel, Çek asıllı. Prag’da Sinema ve Televizyonculuk okurken Sovyet ordusu 1968’de ülkeye girince o da Almanya’ya kaçıyor. Alman vatandaşı oluyor. “Sürgün hayatımın en önemli konusu. O nedenle Nedim’in projesi beni çok heyecanlandırdı. Beni insan hikayeleri çekiyor” diyor. Schnabel, bundan önce Portekiz’e göç eden Yahudi ve rejim karşıtı Almanlar’la ilgili belgesel yapmış. Nedim Hazar’la tanışıklığı “Bir Türk Düğünü” isimli kısa filmine dayanıyor. Akrabaları vize alamadığı ve Almanya’ya giriş yapamadığı için havaalanında yapılan bir düğünün hikayesi. Hazar, damat rölünü oynuyor.


Film sayfasına git

İletişim

Nedim Hazar Film ve Mzik Yapımı

Gnll Caddesi 27/5
Burgazada - Adalar
34975 İstanbul

+90 (0) 216 - 381 15 30

Mehbeerenstr. 11
86899 Landsberg am Lech
Almanya

+49 (0) 8191 - 5549

Nedim HazarNedim Hazar